Karantina Günleri

Geçen yıl bugünlerde resmi kaynaklarca, ülkemizdeki ilk Covid-19 vakası açıklanmıştı. Bugüne kadar bilim dünyası virüsü daha yakından tanıdı, bilinenlere yeni bilgiler eklendi, tedavilerde revizyona gidildi, “aşı” çalışmalarında hayli yol alındı. Toplumlar aşılanmaya başlandı. Mücadele tam hızla devam ediyor. Bir yaşını dolduran Covid-19 virüsünün hayatımıza çizdiği sınırlara da alıştık artık. Kontrollü normalleşmeyle birlikte tedbirlere uyarak aktif yaşamın içindeyiz. Bununla beraber neredeyse her aileden en az bir kişinin hasta olduğunu da duymaya başladık.

Başından beri ailece taviz vermeden, önerilen tedbirlere uyarak,  korunmaya çalıştık. Gençlik çağında olan çocuklarım da can sıkıntısını nedir bilmeden kalabalık ortamlara girmemeye çalıştılar. Arkadaşlarıyla park gibi açık alanlarda mesafeli iletişim kurdular. (Hatta kendi plaj sandalyesini yanında götürüp mesafeyi böylece koruyarak). Maske değişimi süresine özen gösterdik, dezenfektan olarak kullandığımız kolonya elimizden düşmedi. El yıkama işlemi ayrı bir hassasiyet ile yapılıyor, kıyafetler dışarıdan eve gelince değişiyor, herkes duşunu almaya çalışıyordu. Tramvay ve otobüse yoğunluğun en az olduğu saatlerde binmeye çalışıyorduk. Hatta eşim iş yerinin servis aracı yerine uzun süredir kendi aracıyla işe gidiyordu.

Misafirlerimizle mümkün olduğunca sitenin bahçesinde görüşmeye, büyüklerimizi evlerinde değil açık havada ziyaret etmeye özen gösterdik. Yani çoğumuz gibi dikkat ettik aslında. Fakat virüs geçen hafta bizim de kapımızı çaldı. Talihli kişi ise eşimdi.

Hastalık kaynaklı krizlerin yönetiminde, güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgiler ve uzman görüşleri her zaman iyi bir yol haritası çizmemi sağlamıştır. Buna ek olarak bu durumları yaşayanlara kulak verdiğimde, onların tecrübelerini rehber olarak kullandığımda pratik çözümler getirmem de kolaylaşmıştır. İşte tam bu noktada Covid-19 sürecini ailece nasıl yönettiğimizden ve atlattığımızdan bahsetmek istiyorum.

Sağlıkçı olmasam bu kadar tedbire rağmen bu virüs uçup mu geldi diye sorabilirdim herhalde. Ama geldi ve sonucu bir şey değiştirmiyor. Hayat bazen “yaşamak için önünüze konan yemeği yemek zorunda olmak gibi” seçim şansı tanımıyor size.

Hangi şikâyetler nedeniyle test yaptırmaya ihtiyaç duyduk?

Eşim, işi gereği uzun süre bilgisayar başında kaldığı için genelde sırt ağrılarından şikâyetçidir. Ama son günlerde bu durum onu daha fazla rahatsız eder olmuştu. Neredeyse 10 günden fazla bir süredir de geniz akıntısı vardı. Geçmeyen bu şikâyetler dolayı artık hekim muayenesinin gerektiğini düşünürken, iyice halsiz düşmüş, ateşi otuz yedi nokta yedi civarına çıkmıştı. Daha önceleri hasta olduğunda her şeye rağmen direnerek ayağa kalkmaya çalışırdı. Bu sefer üşüme ve titreme nöbetleri, kas ve eklem ağrısıyla yataklara düşmüş, başını kaldıramaz olmuştu. Koku ve tat duyusu kaybolmuştu. Boğaz ağrısı da bunlara eklendi.

Mutasyon vakalarının yaygınlaşmasından dolayı test yaptırmaya ihtiyaç duyduk. Filiyasyon ekiplerince burun ve boğazdan sürüntü örneği alındı. Kronik sinüziti olduğu için sonucun pozitif geleceğini hiç tahmin etmemiştik. Yaklaşık 4-5 saat sonra sonucun pozitif olduğuna dair İl Sağlık Müdürlüğünden telefon geldi ve hepimiz temaslı karantinasına girdik. Aynı gün bizlerden de alınan test sonuçları ise negatif gelmişti.

Eylem planı hazırlama

Öncelikle bu hastalıkla karşılaşmadan, eğer evde bir vaka olursa neler yapılacağına ilişkin aile bireyleriyle birlikte bir eylem planının hazırlanması gerektiğinin inancındayım. Ev içi bulaşı önlemek için alınacak tedbirler, izolasyonda odaların kullanım durumu, alış veriş yöntemi gibi birçok konuya çözümler oluşturmak süreci atlatmayı kolaylaştırıyor.

Sonuç pozitif çıktığında biz de hemen ayrı odalarda kendimizi izole ettik. Evdeki tüm koşulları bulaşı önleyebilecek şekilde düzenledik. Aynı zamanda bir ihtiyaç listesi hazırlayarak, izolasyon süresince bizi idare edebilecek kadar ihtiyaçlarımızı temin ettik. Deterjan, çamaşır suyu, maske, kolonya gibi hijyen ürünlerini; bol bol sebze meyve başta olmak üzere gıda ürünlerini tek kullanımlık tabak-bardak gibi ihtiyaçları internet kanalıyla, kimseye temas etmeden, aldık. Bazı ihtiyaçlarımız (reçete edilen ilaçlar) yakınlarımız ve dostlarımızın desteği ile temin edildi. Temas etmemek için kapıya bırakıp gitmelerini istedik.

Tedaviye hemen başlandı

Eşim filiyasyon ekibi tarafından getirilen antiviral ilacı ve aile hekiminin önerdiği kan sulandırıcıyı da kullanacaktı. Hipertansiyon hastası olması ve ek olarak sigara kullanması hastalığın seyrini ağırlaştırabileceğinden dolayı beni kaygılandırıyordu. Şükürler olsun ki, bu süreçte solunum sıkıntısı gelişmedi.

Yüksek riskli olduğum için bana da ilaç verilmişti. Meme kanseri hastası olarak “tamoksifen” kullandığım için onkoloğuma danışmam önerildi. Onkoloğum tamoksifene ara vermemi istedi. Pozitife dönmem durumunda tamoksifenin damarlar üzerindeki etkisi nedeniyle hayati sonuçlar görülebilirdi.

Fakat ikinci gün eşimin şikâyetleri artmaya başladı. Telaşlandık. İl Sağlık Müdürlüğü “Covid Çağrı Merkezi” ni aradık. Yönlendirilen araçla “Covid Acil Polikliniği” ne başvurdu. Akciğer tutulumunu değerlendirmek için tomografi çekimi yapılarak, biyokimya testleri için kan örneği alındı. Hekim tarafından yapılan değerlendirmeye göre, takip ve tedavisinin evde devam etmesine karar verildi. Hastane yatışını gerektirecek tablo mevcut değildi. Tedaviye ek olarak mide koruyucu ve asetilsistein-C eklemişti. Yapılan bu değerlendirme yüreğimize su serpmişti. En azından hastalık tablosunu daha hafif geçireceğimizi düşündürmüştü.

Nasıl izole olduk?

İzolasyon süresince hiçbirimiz asla evden dışarıya çıkmadı. Hepimiz evde ayrı bir odaya çekildi. Kimse kimsenin odasında zaman geçirmedi. Bu süre içinde aynı ev içinde olduğumuz halde birbirimizi çok özledik. Uzun sohpet etmek istediğimizde telefondan görüntülü konuştuk.  (teknolojinin gözünü seveyim:))

Hasta odasına girmemeye özen gösterdik. Yemek servisini odasına götürmek yerine, teması önlemek için kapısının girişindeki sehpaya bırakıldı, oradan da kendisi aldı. Tek kullanımlık çatal, bıçak, bardak, tabak kullanılarak sekresyonlarıyla teması önlendi. Hasta odası ve tüm odalar sık sık havalandırıldı. Ortak alanlarda herkes çift maske kullandı.

Hijyene azami özen gösterdik. Her zamanki gibi ellerimizi sık sık yıkamaya, kurulama için kâğıt havlu kullanımına devam ettik. Kapı kollarını, elektrik anahtarları, TV kumandaları, telefonlar, mutfak, banyo ve riskli yüzeylerin dezenfeksiyonu için 1:100 oranında sulandırdığım çamaşır suyu kullanıldı. Tuvalet ve banyo tek olduğu için özellikle kullandıktan sonra yoğun çamaşır suyuyla dezenfekte ederek hijyeni sağlandı. Hastanın çamaşırları ayrı bir poşette biriktirilerek 60 derecede normal deterjanla makinede yıkandı. Çöplerini odasından aldıktan sonra ikinci bir çöp torbasına koyarak bulaşı önlemeye çalıştık.

Beslenme düzeni ve takviye kullanımı

Öncelikle birinci önemli husus bol bol su içmesini sağlamaktı. Bunun için büyük bir şişede su her zaman yanında bulundu. Suyun içine ilave edilen limon dilimleri içimini kolaylaştırdı. Sıvı alımını desteklemek için bol bol taze sıkılmış meyve suyu, bitki çayları (ıhlamur, kuşburnu) tüketti. Tabi meyvenin kendisini de yemeyi ihmal etmedi.

Öğün düzeni ve besleyiciliğine dikkat ettik. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak önemliydi. Üç ana öğünde, öğün atlamadan beslenmesine, ara öğünlerde ise yoğurt veya meyve tüketimine özen gösterildi. Sebze ve meyveleri bol bol tüketmesi sağlandı, sebze yemeklerini ve salataları menüsünden eksik olmadı. Et, yumurta, süt ürünleri ve sebze meyve tüketimini ise normal beslenme periyodunda olduğu gibi dengeliydi. Sebzeli, etli, kemik suyu çorbaları menüsünde daha fazla bulundu. Her gün mayaladığım kefirden tüketmesi barsak sağlığını ve bağışıklığını desteklediğini düşünüyorum.

Karantina süresince hiçbir takviye kullanmadık. Genel durumunun iyi olması bu konuda arayışa da sokmadı bizi. Ama hekim kontrolünde D vitamini kullanılması tercih edilebilir diye düşünüyorum. Bol miktarda turunçgillerden tüketerek C vitamini ihtiyacını da karşılıyordu zaten.

Karantinada fiziksel aktivite de önemli. Muhtemel damar sorunlarının çıkmaması için ev içinde olsa da yürüyüş egzersizleri yaparak hareketsiz kalmamaya dikkat edilmeli. Özellikle akciğer kapasitesi açısından balon şişirme egzersizleri yapılabilir.

Onuncu gün sonunda karantina bitti

İlk yaptığımız çift maske takıp ailece açık havada yürüyüşe çıkmaktı. Nasıl özlemişiz havanın kokusunu anlatamam. Eşim şimdi işe başladı. Karantina süresi bitse de bir süre daha evde aynı tedbirlere uyarak yaşamaya devam edeceğiz

Bundan sonra da süreci yakından takip edip sıkıntı çıkarsa hastanelerin “Post Covid Enfeksiyon Polikliniği” ne başvurarak takip edilebileceğimizi biliyorum. Bu süreçte emeği ve yüreğiyle bize destek olan tüm yakınlarımız ve sağlıkçı arkadaşlarıma, verdiği hizmetler için Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğüne sonsuz şükranlarımı sunmak istiyorum.

Mutasyonla beraber kim, ne zaman, nasıl, kaç kez hasta olacak bilmediğimiz bugünlerde korunmaya devam etmekten başka çaremiz yok… Komplikasyonsuz atlatabilmek en büyük şans belki, umarım tecrübelerimiz bununla kalır ve son olur.

Rahat nefes alabileceğimiz nice sağlıklı günlere…

Sizlerin de tecrübe ettiğiniz ya da eklemek istediğiniz bilgiler varsa yorum kısmına yazabilirsiniz. Bilgi paylaşıldıkça çoğalır.

 

One Reply to “Karantina Günleri”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir